Genel

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA AŞIRI MIKTARDA ŞEKER TÜKETIMI ÇOCUKLARIN AĞIZ SAĞLIĞINI VE GENEL SAĞLIĞINI NASIL ETKİLER?

Çocukluk çağında şeker tüketimi aslında birçok farklı görüşle çevrili bir konu . Bir kısım ebeveynler kesinlikle şeker karşıtı iken bir kısım ebeveynler ise bazı durumlarda çocukları yatıştırmak veya ödüllendirmek için kabul edilebilir bir seçenek olduğu görüşünde . İki grubun görüşleri arasında bir denge sağlanabilir . Bununla birlikte, çocukların çoğu kesinlikle tatlılardan hoşlanırken, gerçek şu ki çok fazla şekerin çocukların ağız sağlığı üzerinde olumsuz etkileri vardır.Aşırı miktarda şeker tüketiminin çocukların ağız sağlığını nasıl etkilediği , süt dişi çürüklerinin çocukların genel sağlığı üzerindeki etkileri  ve çocukluk çağında şeker tüketim miktarına yönelik önerilere değineceğiz.

Aşırı miktarda Şeker Tüketimi Çocukların Ağız Sağlığını Nasıl Etkiler ? 

   Şeker içeren besinlerin tüketilmesinin hem yetişkinlerin hem de çocukların ağız sağlığı için  risk faktörü olduğu bir gerçektir . Aşırı şeker tüketimi diş çürüğü için ana faktörlerdendir . Şeker tükettiğimizde, karyojenik bakteriler ( çürük etmeni bakteriler) diş yüzeyimizde birikir ve plak oluşturur. Plak formu zamanla diş yüzeyimizin gözenekliliğini arttırır ve daha fazla asit üretimine sebep olur . Asiditedeki bu artış ağız içi pH seviyesinin düşürür ve bu sayede gözenekliliği artmış olan diş yüzeylerinde delikler ve boşluklar oluşturarak diş minesini yavaş yavaş çözer ve diş çürükleriyle sonuçlanır. Uzun süre fark edilmediği için veya zaten yerine daimi dişler geleceği düşüncesiyle önemsenmeyip tedavi edilmemiş süt dişi çürükleri sadece sağlıklı olan diğer süt dişlerinin sağlığını tehdit etmekle kalmaz , aynı zamanda süt dişlerinin altında henüz sürmemiş olarak yer alan daimi dişleri de etkileyebilecek enfeksiyonlara sebep olabilir , daimi dişlerde renk ve form bozukluğuna yol açabilir veya çürüklerin çok ilerlemiş olduğu bazı durumlarda ise süt dişlerinin erken kayıpları ile sonuçlanabilir . Süt dişleri , daimi dişler için aslında bir rehber görevi görür , daimi dişler için yer açar ve onları ağız içerisinde uygun pozisyona yönlendirirler . Bu nedenle süt dişlerinin erken kaybı , bu çocukların ilerleyen yaşlarda ortodontik tedaviye ihtiyaç duyma ihtimalini de yükseltebilir . 

Aşırı Miktarda Şeker Tüketimi Çocukların Genel Sağlığını Nasıl Etkiler ? 

     Diş çürüğünün doğrudan sonuçları enfeksiyon ve ağrıdır . Özellikle çiğneme sırasındaki şiddetli ağrı , çocukların beslenmesini etkileyebilir , hatta zamanla büyüme ve gelişmeleri üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir . Yapılan bazı araştırmalarda diş çürüğü sayısı fazla olan çocukların , yaşıtlarına göre olması beklenen ağırlıktan daha azına sahip olduğu  ve diş ağrısı olan bu çocukların diş çürükleri tedavi edildikten sonra beklenen ağırlıklarına ulaştıkları gösterilmiştir  . (Acs et al 1999Acs et al 1992) (Elice & Fields 1990Çiğneme sırasındaki ağrı sebebiyle oluşan yetersiz beslenmenin aksine bu ağrıya bağlı olarak besinlerin tam olarak öğütülmeden yutulması nedeniyle çocuklarda erken yaşlarda kilo problemleri ile de karşılaşılabilir . Beslenmenin yanı sıra diş çürüğüne bağlı olarak uyku bozuklukları da görülebilir ve bu durum da zaman içerisinde çocuklarda büyüme ve gelişme bozukluklarına sebep olabilir , okul çağındaki çocuklarda ise gün içerisinde ve derslerde dikkat dağınıklığı , normal başarı performansında  düşüşe dahi sebep olabilir . Son olarak belki de en hassas olmamız gereken sonuçları çocukların sosyal hayatı üzerinde olabilir . Süt dişleri yüze estetik olarak hoş yüz şekilleri vermede önemli bir rol oynar.  Bu nedenle süt dişlerinin herhangi bir nedenle kaybı çocukları  duygusal ve sosyal olarak etkiler. Diş çürüklerine bağlı olarak oluşacak estetik olmayan görünüm , çocuklarda özgüven eksikliğine , arkadaşlarıyla iletişime geçmekten çekindiği için sosyal becerilerin yeterince iyi gelişmemesine neden olabilir . 

Çocukluklar İçin Şeker Tüketim Miktarı Üzerine Öneriler 

Dünya Sağlık Örgütü’ nün son yayınlanan kılavuzuna göre hem yetişkinler hem de çocuklar günlük şeker alım miktarını , toplam enerji alım miktarlarının %10’ unun altında tutmalıdır .DSÖ’nün Sağlık ve Gelişim için Beslenme Departmanı Direktörü Dr . Francesco Branca, “Serbest şeker alımını toplam enerji alımının %10’unun altında tutmanın aşırı kilo, obezite ve diş çürümesi riskini azalttığına dair sağlam kanıtlarımız var” diyor. DSÖ , bu miktarı %5’in altında tutabilmenin ise ek sağlık yararları sağlayacağını da vurguluyor . The Dietary Guidelines For Americans ( DGA ) , 2020-2025 yılları için yayınlamış olduğu yönergesinde de tüm bireylerin günlük şeker alım miktarını %10’ un altında sınırlamalarını ve 2 yaşından küçük çocuklara herhangi bir ilave şeker içeren besin verilmemesini önermektedir . The National Health Service ( NHS ) ise 4-6 yaş arasındaki çocuklara günde 19 gramdan fazla (yaklaşık olarak 5 küp şeker ) serbest şeker verilmemesini , 7-10 yaş arası çocuklara ise bu miktarın 24 gram( yaklaşık 6 küp şeker ) ile sınırlandırılması gerektiğini söylemektedir . Özetle çocuk çağında şeker tüketiminin olması gereken kesin miktarı hakkında net bir fikir birliği olmamakla birlikte yine de çocuklar için mümkün olduğunca yüksek miktarda ve ilave şeker içeren gıdaların kısıtlanması en yaklaşım olacaktır.


Kaynaklar

https://www.colgate.com/tr-tr/oral-health/brushing-and-flossing/how-to-brush/


https://www.ada.org/resources/research/science-and-research-institute/oral-health-topics/toothbrushes


https://www.ada.org/resources/research/science-and-research-institute/oral-health-topics/floss


https://www.adansw.com.au/About/ADA-NSW-Fact-Sheet-How-Often-You-Should-See-a-Dent.aspx


https://www.disdostu.org/blog/

Diş ve Diş Eti Hastalıklarını Önlemek İçin Neler Yapılabilir ?

Ağız ve diş sağlığı için 6 ayda bir düzenli dişhekimi kontrolüne gidilmesi en önemli adımdır.

Dişlerin üzerinde biriken plak ve gıda artıkları uzun vadede tükürüğün de etkisiyle diş taşına dönüşürler. Diş taşı oluşumu günlük ağız hijyeni, beslenme alışkanlığı, tükürük yapısı gibi birçok faktöre bağlı olarak değişse de, her insan da mutlaka görülür.

Diş taşlarının mevcut olduğu bir diş yüzeyinde, ne kadar fırçalasak da, tam olarak hijyen sağlamak imkansızdır. Dişhekimi tarafından diş taşlarının düzenli olarak temizlenmesi, dişlerimizi fırçaladığımızda maksimum temizliği sağlamamamıza yardımcı olur.

Bu kontroller aynı zamanda, diş etlerinde oluşabilecek herhangi bir hastalığın erken teşhisini ve dişlerde görülebilecek çürük gelişimi için erkenden önlem alınmasını sağlar.

Unutulmaması gereken bir başka konu; yaşla birlikte ağız ve dişlerde fizyolojik doku kayıpları olacağı için erken dönemlerde yapılan düzenli dişhekimi kontrollerinde doku kayıplarının daha az olması sağlanacaktır. Diş ve çevre dokulardaki harabiyet ne kadar erken önlenebilirse, ileri yaşlar için daha fazla sağlıklı doku kalacaktır.

DİŞ ETİ HASTALIKLARI BELİRTİ VE SEMPTOMLARI

Diş eti hastalığı ağrısız gerçekleşebilir, bu nedenle aşağıdaki belirtilere dikkat etmek gerekir:

-Dişleri fırçarlarken veya diş ipi temizliğinde diş etlerinde kanamalar görülmesi.
-Diş etlerinde kızarıklık , şişlik ve hassasiyet
-Dişten uzaklaşana,çekilen diş etleri
-Ağızda kötü tat hissi ve ağız kokusu
-Dişlerde sallanma
-Protez oturuşlarında değişiklik
-Dişlerinizin birbirne olan temaslarında değişiklik
-Diş ve diş etleri çevresinde belirgin şekilde oluşan iltihaplar
-Çiğneme esnasında oluşan hafif yada keskin ağrı
-Dişlerde sıcağa ve soğuğa karşı oluşan hassasiyet

Diş Eti Hastalıkları Nelerdir?

Gingivitis

Çok sık görülen ve aynı zamanda bu hastalıklar arasında en hafif şekilde seyreden rahatsızlık gingivitistir. Nedeni ise çoğu zaman mikrobiyal dental plaklar oluyor. Diş etlerinde ödem olması, diş etlerinin kızarması, ağızda kötü koku ve özellikle dişlerin fırçalanması sırasında kanama olması gibi belirtiler ile kendini gösteren bu rahatsızlık genellikle ağrıya neden olmaz. Kimi zaman çok hafif bir ağrı da yapabilir. Bu rahatsızlık tamamen tedavi edilebilir.

Kronik Periodontitis

Oldukça yavaş ilerleyen ve belirtilerin de son derece güç fark edildiği kronik periodontitis yine yaygın görülen rahatsızlıklar arasında yer alıyor. Dişleri çevreleyen destek dokularda enfeksiyon meydana gelmesi olarak tanımlanabilecek olan hastalığın diş kemiğinin eriyerek bir cep oluşturması gibi önemli bir sonucu doğurabildiğini belirtmeliyiz.

Maalesef bu cep üzerinde bakteri ve yiyecek artıkları birikebildiği için enfeksiyon daha derin dokulara da ilerleyebilir. Bu durum diş kemiği desteğinin azalmasına yol açar. Başlangıç aşamasında ya da orta seviyede olan kronik periodontitis ameliyat dışı tekniklerle tedavi edilebiliyor ancak çok fazla ilerlemiş olması durumunda cerrahi müdahale gerekiyor. Belirtileri arasında yaygın görülenler dişlerde aralanma, sallanma,  abse oluşumu, ağız kokusu, diş eti çekilmesi ve mora yakın diş eti rengi ön plana çıkıyor.

Agresif Periodontitis

Genellikle gençlerde görülen bu rahatsızlık daha ender olarak karşımıza çıkar ancak daha şiddetli bir hastalıktır. Genetik faktörlerin önemli olduğu bu rahatsızlığın 2 farklı tipi vardır. Bunlar yerel tip ve yaygın tip olarak açıklanabilir. Yerel tipte diş etlerini etkileyen bulgular daha azdır ancak cep derinliği ve aynı zaman kemik yıkımı da daha ilerlemiş seviyede olur. Yaygın tipte klinik belirtiler de kemik yıkımı da ileri seviyedir. Bu rahatsızlığın tedavisinin kronik periodontitise nazaran daha zor olduğunu belirtebiliriz.

Nekroz Oluşturan Periodontal Hastalıklar

Nekroz dişlerin arasını dolduran üçgen şeklindeki diş etlerinin tepesinden başlayarak diş erlerinin olması olarak açıklanabilir. Kesinlikle olası en erken dönemde tedavinin yapılması gerekir çünkü aksi halde kemik erimesi neticesi ortaya çıkabilir. Bu rahatsızlık tütün ürünleri kullananlarda aşırı stresli bir yaşam sürenlerde, ağız hijyenine dikkat etmeyenlerde ve AIDS rahatsızlığına sahip olanlarda yaygın şekilde görülür. En önemli semptomu ise şiddetli seyreden ağrıdır.

Diş Eti Absesi ve Periodontal Abseler

Diş etlerine yabancı cisim batması sonucunda diş etlerinde abse oluşabilir. Bu durumda diş etlerinde kırmızı renk, hassasiyet ve şişlik meydana gelir. Şayet tedavi edilmezse bu durumda periodontal cep içinde bakteri birikir ve daha derin dokuları da etkisi altına alan abseler oluşabilir. Kanama, kötü kokulu akıntı, ağrı, şişme ve diş etlerinde mora yakın renk gibi çeşitli belirtiler görülür.

Kaynaklar


https://www.colgate.com/tr-tr/oral-health/gum-disease/what-are-the-stages-of-gum-disease

Diş Eti Çekilmesi Nedir ? Diş Eti Bakımı.

Diş eti çekilmesi, dişleri çevreleyen diş eti dokusunun marjının aşındığı veya geri çekilerek dişin veya diş kökünün daha fazla açığa çıktığı süreçtir.

Diş eti çekilmesi meydana geldiğinde, dişler ve diş eti çizgisi arasında boşluklar oluşur. Bu durumda hastalığa neden olan bakterilerin oluşmasını kolaylaştırır. Tedavi edilmediği takdirde dişlerin destek dokuları ve kemik yapıları ciddi şekilde zarar görebilir ve sonuçta diş kayıplarına neden olabilir.

Diş eti çekilmesi yaygın bir diş problemidir. Çoğu insan diş eti çekilmesi olduğunu bilmez çünkü bu yavaş yavaş meydana gelir. Diş eti çekilmesinin ilk belirtisi genellikle diş hassasiyetidir veya bir dişin normalden daha uzun göründüğünü fark edebilirsiniz. Tipik olarak, diş eti çizgisinin yakınında bir çentik hissedilebilir.

Diş eti çekilmesi görmezden gelmek isteyeceğiniz bir şey değildir. Diş etlerinizin çekildiğini düşünüyorsanız, diş hekiminizden randevu alın. Diş etini onarabilen ve daha fazla hasarı önleyebilen tedaviler vardır.

Diş eti neden çekilir?

Aşağıdakiler de dahil olmak üzere diş etlerinizin çekilmesine neden olabilecek bir dizi faktör vardır:

  • Periodontal hastalıklar. Bunlar dişeti dokusunu ve dişlerinizi yerinde tutan destekleyici kemiği yok eden bakteriyel diş eti enfeksiyonlarıdır. Diş eti çekilmesinin ana nedeni diş eti hastalığıdır.
  • Genler. Bazı insanlar diş eti hastalığına daha duyarlı olabilir. Aslında araştırmalar, dişlerine ne kadar iyi baksalar da, nüfusun %30’unun diş eti hastalığına yatkın olabileceğini gösteriyor.
  • Agresif diş fırçalama. Dişlerinizi çok sert veya yanlış şekilde fırçalarsanız, dişlerinizdeki mine tabakasının aşınmasına ve diş etlerinizin çekilmesine neden olabilir.
  • Yetersiz diş bakımı. Yetersiz fırçalama, diş ipi kullanma ve antibakteriyel gargara ile durulama, plağın diş taşıtartar dişlerinizin üzerinde ve arasında biriken ve ancak profesyonel bir diş temizliği ile çıkarılabilen sert bir maddeye dönüşmesini kolaylaştırır. Diş eti çekilmesine yol açabilir.
  • Hormonal değişiklikler. Ergenlik, hamilelik ve menopoz gibi bir kadının yaşamı boyunca kadın hormon seviyelerindeki dalgalanmalar, diş etlerini daha hassas ve diş eti çekilmesine karşı daha savunmasız hale getirebilir.
  • Tütün ürünleri. Tütün kullanıcılarının dişlerinde çıkarılması zor olan ve diş eti çekilmesine neden olabilecek yapışkan plak bulunma olasılığı daha yüksektir.
  • Dişlerinizi gıcırdatmak ve sıkmak. Dişlerinizi sıkmak veya gıcırdatmak dişlere çok fazla kuvvet uygulayarak diş etlerinin çekilmesine neden olabilir.
  • Çarpık dişler veya yanlış hizalanmış bir ısırık. Dişler düzgün bir şekilde bir araya gelmediğinde, diş etlerine ve kemiğe çok fazla kuvvet uygulanarak diş etlerinin çekilmesine neden olabilir.

Diş eti çekilmesi nasıl tedavi edilir?

Hafif diş eti çekilmesi, diş hekiminiz tarafından etkilenen bölgeyi derinlemesine temizleyerek tedavi edilebilir. Derinlemesine temizlik sırasında (diş taşı temizliği) dişlerde ve diş eti çizgisinin altındaki kök yüzeylerinde biriken plak ve tartar dikkatlice çıkarılır ve açıkta kalan kök bölgesi, bakterilerin üremesini zorlaştırmak için düzleştirilir. Kalan zararlı bakterilerden kurtulmak için antibiyotikler de verilebilir.

Fazla kemik kaybı ve çok derindeki cepler nedeniyle diş eti çekilmesi derin temizlik ile tedavi edilemiyorsa diş eti çekilmesinin neden olduğu hasarı onarmak için diş eti ameliyatı gerekebilir.

Diş hekiminiz, bireysel ihtiyaçlarınıza göre sizin için kullanılacak en iyi prosedür tipini belirleyebilir.

Diş eti çekilmesini nasıl önleyebilirim?

Diş eti çekilmesini önlemenin en iyi yolu ağzınıza iyi bakmaktır. Dişlerinizi her gün fırçalayın ve diş ipi kullanın ve diş hekiminizi veya periodontistinizi yılda en az iki kez veya önerildiği şekilde görün. Diş eti çekilmesi varsa diş hekiminiz sizi daha sık görmek isteyebilir. Daima yumuşak kıllı bir diş fırçası kullanın ve diş hekiminizden dişlerinizi fırçalamanın doğru yolunu göstermesini isteyin.

Diş eti çekilmesinin nedeni yanlış hizalanmış bir ısırık veya diş gıcırdatma ise, sorunu nasıl düzelteceğiniz konusunda diş hekiminizle konuşun. Diş eti çekilmesini önlemenin diğer yolları şunlardır:

  • Sigara içiyorsanız sigarayı bırakın.
  • Dengeli ve sağlıklı beslenin.
  • Ağzınızda oluşabilecek değişiklikleri izleyin.
  • Dişlerinize iyi bakarak, sonsuza kadar sağlıklı bir gülümsemeye sahip olabilirsiniz.

Dental İmplant Nedir? Diş İmplantı Nasıl Uygulanır?

Dental implant cerrahisi, diş köklerini metal, vida benzeri malzemeyle değiştiren ve hasarlı veya eksik dişleri, gerçek dişlere çok benzeyen ve işlev gören yapay dişlerle değiştiren bir prosedürdür. Diş implantı cerrahisi, takma dişlere veya köprülere uymayan durumlarda iyi bir alternatif sunabilir ve doğal diş köklerinin eksikliği takma diş veya köprü diş değiştirmelerine izin vermediğinde bir seçenek sunabilir.

Dental implant ameliyatının nasıl yapılacağı, implantın tipine ve çene kemiğinizin durumuna bağlıdır. Dental implant ameliyatı birkaç prosedür içerebilir. İmplantların en büyük yararı, yeni dişleriniz için sağlam destektir – kemiğin implant çevresinde sıkıca iyileşmesini gerektiren bir süreçtir. Bu kemik iyileşmesi zaman gerektirdiği için süreç aylar sürebilir.

Diş implantları, eksik dişlerin kökü olarak görev yaptıkları çene kemiğinize cerrahi olarak yerleştirilir. İmplantlardaki titanyum çene kemiğinizle birleştiğinden, implantlar sabit köprü veya takma dişler gibi kaymaz, ses çıkarmaz veya kemik hasarına neden olmaz. Ve normal köprüyü destekleyen malzemeler kendi dişleriniz gibi çürümez.

Genel olarak, aşağıdaki durumlarda diş implantları sizin için doğru olabilir:

  • Bir veya daha fazla eksik dişin olması
  • İmplantları sabitlemek için yeterli kemiğe sahip olmak veya bir kemik greftine sahip olmak
  • Sağlıklı ağız dokularına sahip olmak
  • Kemik iyileşmesini etkileyecek sağlık sorunlarınız yoksa
  • Takma diş kullanmaya isteksiz
  • Tedaviye birkaç ay ayırmaya istekli

Diş implantı tedavisindeki riskler

Her ameliyat gibi, diş implantı ameliyatı da bazı sağlık riskleri oluşturur. Yine de sorunlar nadirdir ve ortaya çıktıklarında genellikle önemsizdir ve kolayca tedavi edilir. Riskler şunları içerir:

  • İmplant yerinde enfeksiyon
  • Diğer dişler veya kan damarları gibi çevreleyen yapılarda yaralanma veya hasar
  • Doğal dişlerinizde, diş etlerinizde, dudaklarınızda veya çenenizde ağrı, uyuşma veya karıncalanmaya neden olabilen sinir hasarı
  • Üst çeneye yerleştirilen diş implantları sinüs boşluklarınızdan birine çıkıntı yaptığında sinüs problemleri

Diş implantları için planlama süreci

Ağız, çene ve yüz koşullarında uzmanlaşmış bir doktor (ağız ve çene-yüz cerrahı), diş etleri ve kemikler gibi dişleri destekleyen yapıların tedavisinde uzmanlaşmış bir diş hekimi dahil olmak üzere çeşitli uzmanları içerebilir. Periodontist, yapay dişler tasarlayan ve takan bir diş hekimi (prostodontist) veya bazen bir kulak, burun ve boğaz (KBB) uzmanı.

Diş implantları bir veya daha fazla cerrahi prosedür gerektirdiğinden, sürece hazırlanmak için aşağıdakileri içeren kapsamlı bir değerlendirmeye sahip olmanız gerekir:

  • Kapsamlı diş muayenesi. Diş röntgenleri ve 3 boyutlu görüntüler çektirebilir, dişleriniz ve çene modelleriniz olabilir.
  • Tıbbi geçmişinizin gözden geçirilmesi. Doktorunuza reçeteli ve reçetesiz satılan ilaçlar ve takviyeler dahil olmak üzere aldığınız her türlü tıbbi durum ve ilaçlar hakkında bilgi verin. Belirli kalp rahatsızlıklarınız veya ortopedik implantlarınız varsa, doktorunuz enfeksiyonu önlemeye yardımcı olmak için ameliyattan önce antibiyotik verebilir.
  • Tedavi planı. Durumunuza özel olarak hazırlanan bu plan, kaç diş değiştirmeniz gerektiği, çene kemiğinizin durumu ve kalan dişler gibi faktörleri hesaba katar.

Ağrıyı kontrol etmek için ameliyat sırasında anestezi seçenekleri arasında lokal anestezi, sedasyon veya genel anestezi bulunur. Sizin için en iyi seçeneğin hangisi olduğu konusunda diş uzmanınızla konuşun.

İmplant tedavisinden ne bekleyebilirsiniz?

Diş implantı ameliyatı genellikle aşamalar halinde gerçekleştirilen ve prosedürler arasında iyileşme süresi olan bir ayakta tedavi ameliyatıdır. Bir diş implantı yerleştirme süreci, aşağıdakiler dahil birçok adımı içerir:

  • Hasarlı diş çıkarma
  • Gerektiğinde çene kemiği hazırlığı
  • Dental implant yerleştirme
  • Kemik iyileşmesi
  • Yapay diş yerleştirme

Tüm süreç baştan sona kadar aylar sürebilir. O zamanın büyük bir kısmı iyileşmeye ve çenenizde yeni kemiğin büyümesini beklemeye ayrılmıştır. Durumunuza, yapılan özel prosedüre veya kullanılan malzemelere bağlı olarak bazen belirli adımlar birleştirilebilir.

Kemik grefti

Çene kemiğiniz yeterince kalın değilse veya çok yumuşaksa, diş implantı ameliyatı yaptırmadan önce kemik grefti yapmanız gerekebilir. Bunun nedeni, ağzınızın güçlü çiğneme hareketinin kemiğiniz üzerinde büyük bir baskı oluşturması ve implantı destekleyememesi durumunda ameliyatın başarısız olması muhtemeldir. Bir kemik grefti, implant için daha sağlam bir temel oluşturabilir.

Bir çene kemiğini yeniden oluşturmak için kullanılabilecek birkaç kemik grefti malzemesi vardır. Seçenekler, vücudunuzdaki başka bir yerden doğal bir kemik grefti veya yeni kemik büyümesi için destek yapıları sağlayabilen kemik ikame materyali gibi sentetik bir kemik grefti içerebilir. Sizin için en uygun olan seçenekler hakkında doktorunuzla konuşun.

Nakledilen kemiğin bir diş implantını destekleyecek kadar yeni kemik oluşturması birkaç ayı alabilir. Bazı durumlarda, implant ameliyatı ile aynı anda yapılabilen sadece küçük kemik grefti işlemine ihtiyacınız olabilir. Çene kemiğinizin durumu, nasıl ilerlediğinizi belirler.

Dental implantın yerleştirilmesi

Diş implantını yerleştirmek için yapılan ameliyat sırasında, ağız cerrahınız diş etinizi açmak ve kemiği ortaya çıkarmak için bir kesi yapar. Dental implant metal direğin yerleştirileceği kemiğe delikler açılır. Direk diş kökü görevi göreceğinden kemiğin derinliklerine yerleştirilir.

Bu noktada, dişinizin eksik olduğu yerde hala bir boşluğunuz olacak. Gerekirse görünüm için bir tür kısmi, geçici protez yerleştirilebilir.

Metal implant postu çene kemiğinize yerleştirildiğinde, osseointegrasyon başlar. Bu işlem sırasında çene kemiği, diş implantının yüzeyine doğru büyür ve onunla birleşir. Birkaç ay sürebilen bu işlem, yeni yapay dişiniz için sağlam bir temel oluşturmaya yardımcı olur.

Diş etleriniz iyileştiğinde, ağzınız ve kalan dişlerinizle ilgili daha fazla izlenime sahip olacaksınız. Bu izlenimler, tacı – gerçekçi görünen yapay dişiniz yapmak için kullanılır. Çene kemiğiniz yeni dişin kullanımını destekleyecek kadar güçlü olana kadar taç yerleştirilemez.

Siz ve diş hekiminiz çıkarılabilir, sabitlenmiş veya her ikisinin bir kombinasyonu olan yapay dişleri seçebilirsiniz.

İmplant işleminden sonra

İster tek aşamada ister birden çok aşamada diş implantı ameliyatı geçiriyor olun, her tür diş cerrahisiyle ilişkili tipik rahatsızlıklardan bazılarını yaşayabilirsiniz, örneğin:

  • Diş etlerinizin ve yüzünüzün şişmesi
  • Cildinizde ve diş etlerinizde morarma
  • İmplant yerinde ağrı
  • Küçük kanama

Dental implant ameliyatından sonra ağrı kesici ilaçlara veya antibiyotiklere ihtiyacınız olabilir. Ameliyattan sonraki günlerde şişlik, rahatsızlık veya başka bir sorun daha da kötüleşirse ağız cerrahınızla görüşün.

Ameliyatın her aşamasından sonra, ameliyat bölgesi iyileşirken yumuşak yiyecekler yemeniz gerekebilir. Genellikle cerrahınız kendi kendine çözülen dikişler kullanır. Dikişleriniz kendi kendine çözülmüyorsa, doktorunuz dikişleri alır.

Çoğu diş implantı başarılıdır. Ancak bazen kemik, metal implanta yeterince kaynaşmaz. Örneğin sigara içmek implant başarısızlığına ve komplikasyonlara katkıda bulunabilir.

Kemik yeterince kaynaşmazsa implant çıkarılır, kemik temizlenir ve yaklaşık üç ay sonra işlemi tekrar deneyebilirsiniz.

Dişler Neden Çürür ?

Diş çürüğü çoğunlukla dişin sert dokusu olan mine, onun altındaki dentin ve kimi zamanda kök yüzeyini örten sert dokunun yıkılması olayıdır. Genellikle karbonhidratlı yiyeceklerin(şeker, nişasta vb.) , kola ve benzeri şekerli gazlı içecekler, kek, çikolata vb. özellikle yapışkan gıdaların diş yüzeyinde uzun süre kalmasıyla oluşmaktadır. Ağızda var olan bakteriler bu gıda artıkları ile beslenmekte ve bu mikroorganizmalar yardımıyla asit üretilmektedir. Bir süre sonra bu asidik ortam dişin sert dokularında yıkıma sebep olup diş çürüklerini oluşturmaktadır.

Ağızda bulunan bakterilerden oluşan bakteri plağı, şekerli ve unlu yiyeceklerin ağızda kalan artıklarından asit oluşturabilmektedir. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözerek dişin minesinin bozulmasına ve sonuçta da diş çürüğünün başlamasına ve diş hekimlerinin kavite dedikleri oyuklara neden olmaktadırlar.

  Kimlerde Daha Çok Çürük Olur?

Şekerli ve unlu yiyeceklerle bakterilerin buluşması sonucunda çürükler oluştuğuna göre herkes için bir tehlike var demektir. Ancak beslenmelerinde karbonhidratlı ve şekerli yiyeceklerin oranı çok yüksek olanlar bir de sularında florür oranı çok düşükse çok daha fazla çürük tehlikesi altındadırlar. Bakteri plağı tarafından oluşturulan asite karşı tükürük doğal bir savunma mekanizması oluştursa da tek başına çürüğü önleyemez.  Tükürük akışını ve miktarını azaltan hastalıklar ya da ilaçlar da çürük oluşumunu hızlandırmaktadırlar. 

Diş Çürüğü Önlenebilir mi?

Evet.

  1. Sabah kahvaltısından sonra ve akşam yatmadan önce dişlerin fırçalanması ve her gün diş ipliğinin düzenli kullanılması en etkili yoldur. Yiyecek artıkları en çok dişlerin çiğneme yüzeylerindeki girintilerde ve dişlerin birbirine değdiği ara yüzeylerde biriktiği için, uygun diş fırçası seçilmelidir
  2. Şekerli yiyecekleri ana öğünlerde tüketmeye çalışmak ve yemek aralarında bir şey yememeye gayret etmek de diğer bir önlemdir.
  3. Diş hekimi kontrollerinin düzenli aralıklarla yapılması çürüğün erken dönemde yakalanması için en iyi yoldur.

Süt Dişlerinin Önemi:

Ağız içinde bulunan dişler süt ve daimi dişler olarak iki gruptur. Süt dişleri toplamda 20, daimi dişler 32 adettir. Toplumda bazen süt dişleri gereksizmiş gibi yanlış bir kanı oluşmaktadır. Bu yanlış inanışın oluşmasındaki temel neden süt dişlerinin düşüp yerine daimi dişlerin gelecek oluşudur. Oysaki süt dişleri ağızda bulunduğu sürede pek çok görevi de üstlenmektedir. Süt dişlerinin ağızda bulunduğu dönem çocuklukta büyüme ve gelişmenin en aktif olduğu döneme rastlar. Kesme ve öğütme fonksiyonları ile sindirim sisteminin ilk basamağını oluşturan süt dişleri beslenmeyi ve buna bağlı olarak da büyüme ve gelişmeyi etkilerler.Süt dişleri alttan gelen daimi dişlerin dental arktaki yerlerini korurlar. Diğer bir deyişle doğal yer tutucu görevleri vardır. 

Süt Dişi Travmaları:Sütdişi travmaları, sıklıkla okul öncesi dönemde özellikle küçük çocukların dengelerini sağlamakta zorluk çekmeleri nedeni ile görülür. Araştırmalar, görülme sıklığının %11 ile %30 arasında değiştiğini göstermektedir. Bu oranlardaki büyük farklılıkların hekime başvurma oranının düşük olmasından kaynaklandığı bildirilmiştir. 1 -3 yaşlarında, fiziksel aktivitenin artması ile doğru orantılı olarak görülme sıklığı artar. Erkek çocukları daha fazla etkilenir. Kalıcı dişlerde travma görülme sıklığının ise %22 oranında olduğu ve 8 -11 yaş arasında sıklıkla görüldüğü saptanmıştır. 

Süt Dişi Travma Tedavileri:  Olayın oluş zamanı dişin etkilenme miktarını ve tedavi planını etkiler. Olayın nerede olduğu tetanoz profilaksisi açısından önemlidir. Diş travmalarının olası zararlarından korunmak için travma şekli ve büyüklüğü nasıl olursa olsun eğer bilinç kaybı, kanama, denge kayıpları, baş ağrısı, kusma, bulantı, konuşma zorlukları vb. gibi genel sağlık durumu ile ilgili bir problemi yoksa en kısa sürede mutlaka bir diş hekimine, mümkünse bir çocuk diş hekimine başvurulmalıdır.

Süt Dişi Travmalarından Korunmak İçin Neler Yapılmalı:  Aileler ve çocuklarla ilgilenen kişilere düşen birinci görev diş travmalarına karşı hazırlıklı olmalarıdır. Bu hazırlık acil durumlarda ne yapılması gerektiğinin bilinmesi ve ulaşılacak hekimin belirlenmesini içermektedir. Ayrıca çocuklara, spor yaparken ağız koruyucu aparey ve kask, arabada kemer ve koltuk, evde ise düşmeyeceği ortamlar sağlanmalıdır. Travma ile diş hekimine başvuru arasında geçen süre, tedavinin başarısını etkileyen birinci nedendir. Eğer diş kırıldıysa ve kırık parça bulunabildiyse, kırık parçayı hemen bir süt içerisine koyarak mümkün olan en kısa sürede (ilk 1 saat içerisinde) diş hekimine başvurmak gerekir

Diş aşınmaları: 

Hayat boyunca dişlerimiz pek çok kimyasal ve fiziksel etkenlere maruz kalmaktadır. Bunun neticesinde dişlerde çürük, travma ve aşınmalar meydana gelebilmektedir. Diş aşınmaları abrazyon, atrizyon, abfraksiyon ve erozyondur. 

Atrizyon, fonksiyonel veya fonksiyon dışı hareketlerde, arada herhangi bir madde olmadan, dişlerin temasta olduğu bölgelerde, meydana gelen fizyolojik aşınma olarak tanımlanır. 

Abrazyon, ağız içerisinde yabancı cisimlerin dişlerle teması sonucu oluşan diş aşınmasıdır. 

Abfraksiyon, sentrik dışı okluzal kuvvetlerin kole bölgesinde yarattığı gerilme kuvvetlerinin neden olduğu kama şekilli lezyonlardır. 

Erozyon, fiziksel veya mikrobik etki olmaksızın, ağza giren asitlerin diş dokusunda yarattığı kayıp olarak tanımlanmaktadır. 

Dişeti Hastalıkları (Periodontal Hastalıklar) :

Periodontal hastalıklar dişeti ve dişleri destekleyen diğer dokuları etkileyen iltihabi hastalıklardır. Erişkinlerde diş kayıplarının %70`inden periodontal hastalıklar sorumludur. Bu hastalıklar erken dönemde teşhis edildiklerinde kolay ve başarılı bir şekilde tedavi edilebilirler.

Periodontal hastalıklar dişeti iltihabı (gingivitis) ile başlar. Yani gingivitis periodontal hastalığın erken dönemidir. Bu dönemde dişetleri kanamalı, kırmızı ve hacim olarak büyümüştür. Erken dönemde çok fazla rahatsızlık vermeyebilir. Tedavi edilmezse hastalık periodontitise ilerleyerek dişeti ve dişleri destekleyen çene kemiğinde geriye dönüşsüz hasar oluşturabilir.

Periodontitis periodontal hastalıkların daha ilerlemiş bir safhasıdır. Dişleri destekleyen diğer dokularla birlikte çene kemiğinde de hasar oluşur. Hastalık ilerledikçe dişler sallanmaya başlar, hatta çekime gidebilir.